Biology Logo

bgo.jpg (5417 bytes)

Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN

Zoolog, Herpetolog, Protozoolog/Parazitolog,                 Doğa Fotoğrafçısı

| English Homepage | Anasayfa  | Yayınlar  | Diğer Akademik Faaliyetler  | Diğer Bilgiler  |

| KUZEY KIBRIS'IN KURBAĞA ve SÜRÜNGENLERİ DOĞA FOTOĞRAFÇILIĞI |

 

Kuzey Kıbrıs'ın Kurbağa ve Sürüngenleri

[English Version]

Prof. Dr. Mehmet K. ATATÜR1 & Prof. Dr. Bayram GÖÇMEN2

1Ege Universitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Hidrobiyoloji Anabilim Dalı, E-Posta: matatur.yahoo.com

 2Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü Zooloji Anabilim Dalı, E-Posta: cypriensis@yahoo.com

35100 Bornova-İzmir, Türkiye

 Bu web sayfası "Atatür, M. K. ve Göçmen, B. (2001). Kuzey Kıbrıs'ın Kurbağa ve Sürüngenleri (1. Baskı), Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Kitaplar Serisi, No. 170, Ege Üniversitesi Basımevi, Bornova-İzmir, 63 s." (ISBN 975-483-486-5) şeklinde kaynak olarak gösterilebilir.

“Bu web sayfasının herhangi bir kısmı, otörler uygun şekilde  refere edildiği taktirde, çoğaltılabilir, kopyalanabilir veya herhangi bir form kullanılarak başka bir yere  taşınabilir”

Not. Son yıllarda türlerin bilimsel adlarında ve taksonomik durumlarında son derece önemli fazla sayıda değişiklik olmuştur. Bu nedenle türlerin "güncel" adları, ilgili yerlerde renkli olarak verilmiştir.


ÖNSÖZ

Günümüz dünyasının en önemli gündemini oluşturan “çevre” dünyada mevcut olan tüm değerleriyle korunması gereken bir bütündür. Bu bütünün en önemli parçalarından biri olan bitki ve hayvan varlıklarımızı korumak, bu canlı türlerin çoğalmasını ve geliştirilmesini sağlamak hepimizin en önemli görevleri arasındadır. Bu düşüncelerle, çevrenin korunması, çevre duyarlılığının artırılmasında olumlu katkı sağlayan herkesi kutluyor, tüm canlılarla birlikte sağlıklı ve temiz bir dünyada yaşamak dileği ile sevgi ve saygılarımızı sunuyoruz.

Bu site, doğal zenginlikleri ile adeta bir doğa cenneti olan ve 3 büyük kıta. Avrupa, Asya ve Afrika arasında bir geçit bölgesi oluşturan Kıbrıs Adası’nda yaşayan kurbağa ve sürüngen türlerini yerli ve yabancı doğa severlere, keza bu konuda çalışan bilimcilere tanıtmak amacı ile hazırlanmıştır.

Ada’da 3 kuyruksuz kurbağa (Anura), 3 kaplumbağa (Testudinata), 11 kertenkele (Lacertilia) ve 10 yılan (Ophidia) türü yaşamaktadır. Toplam 27 kurbağa (Amphibia) ve sürüngen (Reptilia) türü renkli fotoğrafları ile kısaca tanıtılmıştır. Bu site 1989-95 yılları arasında yapılan bir çalışma (Göçmen et al., 1996a), Böhme & Wiedl (1994), Baran & Atatür (1998) ve son zamanlarda Ada’da gerçekleştirilen diğer çalışmalar esas alınarak tanıtılmıştır. Tanıtımda izlenen sıra şu şekildedir; Türün Latince ismi (koyu ve italik), yanında türü bilim dünyasına ilk tanıtan kişinin ismi ve türü adlandırma tarihi (eğer "cins" ismi sonradan değiştirilmiş ise yazar adı ve tarih parantez içinde), hemen altında türün Türkçe ismi, bu ismin yanında eğer adada bu tür için yaygın olarak kullanılan isim var ise parantez içerisinde, altında koyu başlıklar halinde tanımlama, habitat ve biyolojik özellikler ve dağılışı bulunduğu ortam verilmiştir.

Bu sitede yer alan bazı fotoğrafları çeken bütün bilimcilere ve sitenin hazırlanmasında emeği geçen herkese teşekkürlerimizi sunarız.

 Bornova, 25 Haziran 2000                                                                     M.K.A.-B.G.


İÇİNDEKİLER

1. GİRİŞ

2. KURBAĞALARIN GENEL ÖZELLİKLERİ

3. KURBAĞALARIN ÇEVREYLE İLİŞKİLERİ

4. SÜRÜNGENLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ

5. SÜRÜNGENLERİN ÇEVREYLE İLİŞKİLERİ

6. İNSANLAR VE KURBAĞA-SÜRÜNGENLER

7. KIBRIS’TAKİ KURBAĞALAR

7.1. Familya: Bufoniidae

       Bufo viridis Laurenti, 1768 (Gece Kurbağası) - Pseudoepidelea variabilis

7.2. Familya: Hylidae

       Hyla savignyi Audoin, 1827 (Yeşil Kurbağa)

7.3. Familya: Ranidae

       Rana ridibunda Pallas, 1771 (Ova Kurbağası, Bataklık Kurbağası) - Pelophylax bedriagae (=P. cypriensis)

8. KIBRIS’TAKİ KAPLUMBAĞALAR

8.1. Familya: Bataguridae

       Mauremys caspica (Gmelin, 1774) (Çizgili Kaplumbağa) - Mauremys rivulata

8.2. Familya:Cheloniidae

       Caretta caretta (Linnaeus, 1758) (Deniz Kaplumbağası)

       Chelonia mydas (Linnaeus, 175) (Çorba Kaplumbağası)

9. KIBRIS’TAKİ KERTENKELELER

9.1. Familya: Gekkonidae

       Cyrtopodion kotschyi (Steindachner, 1870) (İnce Parmaklı Keler) - Mediodactylus kotschyi

       Hemidactylus turcicus (Linnaeus, 1758) (Geniş Parmaklı Keler, “Mişaro”)

9.2. Familya:Agamidae

       Laudakia stellio (Linnaeus, 1758) (Dikenli Keler, “Gurkuda”) - Stellagama stellio

9.3. Familya: Chamaeleontidae

       Chamaeleo chamaeleon (Linnaeus, 1758) (Bukalemun, “Hamolyo, Burnukapan”)

9.4. Familya: Lacertidae

       Acanthodactylus schreiberi Boulenger, 1918 (Tarak Parmaklı Kertenkele)

       Lacerta troodica Werner, 1936 (Troodos Kertenkelesi) - Phoenicolacerta troodica

       Ophisops elegans Ménétriés, 1832 (Tarla Kertenkelesi, Yılan Gözlü Kertenkele)

9.5. Familya: Scincidae

       Ablepharus budaki Göçmen, Kumlutas & Tosunoglu, 1996 (Kıbrıs İnce Kertenkelesi)

       Chalcides ocellatus (Forskal, 1775) (Benekli Kertenkele, “Bizaska”)

       Eumeces schneiderii (Daudin, 1802) (Sarı Kertenkele, “Keçemen”)

       Mabuya vittata (Olivier, 1804) (Şeritli Kertenkele) - Trachylepis vitata

10. KIBRIS’TAKİ YILANLAR

10.1. Familya: Typhlopidae

       Typhlops vermicularis Merrem, 1820 (Kör Yılan)

10.2. Familya: Colubridae

       Coluber jugularis Linnaeus. 1758 (Kara Yılan) - Dolichophis jugularis

       Coluber cypriensis Schätti, 1985 (Kıbrıs Kırbaç Yılanı) - Hierophis cypriensis

       Coluber najadum (Eichwald, 1831) (İnce Yılan, “Ok Yılanı”) - Platyceps najadum

       Coluber nummifer Reuss, 1834 (Sikkeli Yılan) - Hemorrhois nummifer

       Eirenis modestus (Martin, 1838) (Uysal Yılan) - Eirenis levantinus

       Natrix natrix (Linnaeus, 1758) (Yarı Sucul Yılan)

       Telescopus fallax (Fleischmann, 1831) (Kedi Gözlü Yılan)

       Malpolon monspessulanus (Hermann, 1804) (Çukur Başlı Yılan, “Sarı Yılan”) - Malpolon insignitus

10.3. Familya: Viperidae

       Vipera lebetina (Linnaeus, 1758) (Koca Engerek, “Batsalli, Sağır Yılan”) - Macrovipera lebetina

11. KAYNAKLAR

#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS


1. GİRİŞ


Kıbrıs'ın herpetofaunası hakkında bilhassa son yıllarda giderek artacak şekilde yapılan çalışmalarda (Schmidtler, 1984; Schätti, 1985; Osenegg, 1989; Schätti & Sigg, 1989; Wiedl & Böhme, 1992; Böhme & Wiedl, 1994; Göçmen et al., 1996a) Kıbrıs için endemik olan yeni bir yılan türü, Coluber cypriensis (Schätti, 1985) ve yeni bir kertenkele türü, Ablepharus budaki (Göçmen et al., 1996b) tanımlanmıştır. Ayrıca Telescopus fallax, Vipera lebetina ile Natrix natrix' in taksonomik durumunun problemli olduğu, Bufo viridis'in ise subspesifik durumunun belli olmadığı belirtilmiştir. Ayrıca Kıbrıs'daki Rana ridibunda örneklerinin İsrail'den tanımlanan yeni bir tür, R. levantina olduğu belirtilmiştir (Schneider et al., 1992; Böhme & Wiedl, 1994). Başoğlu ve Baran (1977) tarafından Kıbrıs'taki Chamaeleo chamaeleon populasyonlarının nominat alttüre ait olduğu belirtilmiş olmasına rağmen, Böhme ve Wiedl (1994) Ada’daki populasyonun Doğu Akdeniz'li bir form olan C. c. recticrista alt türü ile temsil edildiğini belirtmişlerdir. Aynı çalışmada Kıbrıs'daki Ophisops elegans populasyonunun Hatay (G. D. Anadolu) populasyonuna benzediği vurgulanmıştır.

Budak ve Göçmen (1995) tarafından Kıbrıs'daki Lacerta laevis populasyonunun düşük bir olasılıkla da olsa iki ayrı populasyon halinde olabileceği belirtilmiştir. Ayni araştırıcılar Kuzey Kıbrıs L. laevis populasyonunun Adana ve Mersin civarındaki nominat ırk, L. laevis laevis örneklerinden (Budak, 1976) bazı önemli morfolojik karakterler bakımından ayrıldığını ve Werner (1936)' in vermiş olduğu diagnostik karakterler ile iki populasyonun ayırt edilemiyeceğini ortaya koymuşlardır. Böylelikle Osenegg (1989) ile Schatti ve Sigg (1989) 'in bu konudaki süphelerini doğrulamışlardır. Budak ve Göçmen (1995) ayrıca saptanan farklılıkların tür düzeyinde olabileceğini ifade etmişler ve belki de Kıbrıs populasyonunun L .troodica şeklinde tür düzeyine çıkartılabileceğini söylemişlerdir. 1999’da yapılan serolojik bir çalışma (Tosunoğlu et al., 1999) ile Ada’daki Lacerta populasyonunun kesin olarak farklı bir tür olduğu ve L. troodica olarak isimlendirilmesi gerektiği açığa çıkartılmıştır. Dolayısı ile bu tür de Kıbrıs’ın endemik türleri arasına girmiştir.

Ada’da yaşayan Ablepharus populasyonu ise uzun yıllar komşu ana karalarda yaşayan ırk, Ablepharus kitaibelii kitaibelii olarak kabul edilmiş, ancak Göçmen et al. (1996b) buradaki populasyonun başka ve yeni bir ırk olduğunu, keza Türkiye ve Ermenistan’da dağılış gösteren A. k. chernovi’ye benzediğini belirtmişler ve buradaki ırkı A. k. budaki olarak isimlendirmişlerdir. Schmidtler (1997) daha sonra Türkiye ve Yakın Doğu’yu kapsayan bir bölgede tüm Ablepharus populasyonlarını gözden geçirmiştir. Kıbrıs’ta bulunan formun ayrı bir tür olduğunu ve akraba ırkların İsrail, Suriye ve Türkiye’de de dağılış gösterdiğini belirlemiştir. Bu yüzden araştırıcı önceden alttür olarak Göçmen et al. (1996b) tarafından tanımlanan A. k. budaki’yi, A. budaki şeklinde tür düzeyine çıkartmıştır.

Diğer taraftan Kıbrıs'ta soyunun tükenmiş olduğuna inanılan (Schmidtler, 1984; Schätti, 1985; Osenegg, 1989; Schätti & Sigg, 1989) Yarısucul yılan, Natrix natrix Güney Kıbrıs'da üreyebilir bir populasyon halinde yeniden bulunmuş (Wiedl & Böhme, 1992) ve ilk olarak  Boulenger (1910) tarafından Ada’dan rapor edilen Coluber najadum (İnce Yılan, Ok Yılanı) uzun yıllar sonra yeniden Kuzey Kıbrıs’ta saptanmıştır (Göçmen et al, 1996a).

Herpetofauna ile ilgili kitaplarda amfibi ve sürüngenler birlikte ele alınırlar. Bu sitede de Kıbrıs’da yaşayan sürüngen ve amfibi türleri birlikte tanıtılmaya çalışılmıştır. Söz konusu iki grubun tanıtıcı genel özellikleri ile bunların çevreyle ilişkileri hakkındaki kısa açıklamalar aşağıda sırasıyla verilmiştir.


#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

2. KURBAĞALARIN GENEL ÖZELLİKLERİ


Amfibiler (kurbağalar), balıklarla sürüngenler arasında yer alan bir omurgalı sınıfıdır. Çünkü bazı özellikleri balıklara, bazı özellikleri de daha üst gruplara benzemektedir. Nitekim embriyoları balık embriyosuna, dört ayaklarının bulunması da kara omurgalılarına benzer. Amfibia Yunanca çift yaşamlı manasındadır. Çünkü kurbağaların bir kısmı kısmen suda, kısmen de karada yaşarlar. Gelişmeleri genellikle suya bağlıdır. Yumurtalarını genellikle suya bırakırlar, larva evreleri de genellikle suda geçer. Karada yaşayanlar da yumurta bırakmak üzere suya giderler. Balıklara benzer atadan meydana geldikleri kabul edilen amfibiler, karada yaşayabilmek için bazı değişiklikler geçirmişlerdir. Örneğin yüzgeçler yerine bacaklar, solungaçlar yerine de akciğerler meydana gelmiştir.

Sudan karaya geçen grup olarak tanınan amfibilerin bazı tipik özellikleri şöyle sıralanabilir. Derileri çıplaktır, yani deride pul, tüy ve kıl gibi yapılar bulunmaz. Derileri bol salgı bezi içerir Bu bezlerin salgıları ile deri devamlı olarak ıslak tutulur. Ayrıca derilerinde zehir etkisi yapan salgı bezleri de mevcuttur (Şekil 1).

Ergin kurbağalar boylarına göre diğer hayvan türlerini yiyerek beslenirler. Böcekler, solucan ve salyangozlar başlıca besinlerini teşkil eder. Larva devresinde kuyruklu kurbağalar etçil, kuyruksuz kurbağalar ise bitkisel besin alırlar. Gelişmeleri genel olarak metamorfozludur, yani gelişmelerinde bir larva devresi vardır. Metamorfoz devresi türlere, sıcaklık derecesine ve diğer dış şartlara göre uzun veya kısa olabilmektedir.

Kuyruklu kurbağa türlerinin çok canlı renklerde olmasına karşılık, kuyruksuz olanlarda vücut rengi ortama uyum sağlamıştır. Örneğin Bufo viridis (Gece Kurbağası) türünün yanından geçerken ancak hayvanın sıçraması sonucunda fark edilmesi mümkündür.

Kurbağa türleri iki faktöre tahammül edemezler. Bunlar kuraklık ve tuzluluktur. Bu nedenle kurbağalar denizlerde bulunamazlar. Yine kurbağalar deri yapıları ve diğer özellikleri nedeniyle kurak yerlerde yaşayamazlar.

Şekil 1. Bir erkek kurbağanın yandan genel görünüşü (Arnold & Burton, 1978’den değiştirilerek). Go Back


#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

3. KURBAĞALARIN ÇEVREYLE İLİŞKİLERİ


Tabiatta kurbağaların da düşmanları vardır. Bazı kuşlar, su kaplumbağaları, yılanlar, memeli türleri ve büyük tatlı su balıkları kurbağaları yiyerek beslenirler. Bazı böcek türleri de kurbağaların sudaki larvalarına önemli zarar vermektedirler.

Günümüzde birçok hayvan türü için olduğu gibi kurbağaların da en büyük düşmanı insanlardır. Diğer taraftan kurbağalar böceklerle beslendiklerinden, bazı zararlı böceklerin çoğalmasını önledikleri için insanlara yararlı olmaktadır. Buna karşılık insanlar kurbağaların doğal dengedeki önemini yeterince kavrayamadıklarından, bilerek veya bilmeyerek kurbağalara önemli zararlar vermektedirler. Örneğin yaşama ortamları olan sulak alanlar yok edilmektedir. tatlı su sistemleri (nehir veya göller) hızla ve tehlikeli bir şekilde kirletilmektedir. Bu nedenle, kurbağa populasyonlarının soylarını devam ettirmeleri imkansız hale gelmektedir.


#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

4. SÜRÜNGENLERİN GENEL ÖZELLİKLERİ


Sürüngenler (Reptilia) amfibilerle kuşlar arasında yer alan bir omurgalı grubudur. Kara hayatına uyum sağlamışlardır. Derileri kuru ve derilerinde salgı bezi yok denecek kadar azdır. Derilerinin üstü keratin tabakası ile örtülüdür. Keratin tabaka vücudun değişik yerlerinde pul ve plaklar halinde yapılar teşkil eder. (Şekil 2, 3, 4, 5, 6). Bu tabaka zaman zaman atılarak yenilenir.

Sürüngenlerin bir kısmı 4 bacaklı, bir kısmı da bacaksızdır. Bacaklı olanlarda bile vücut yere değecek kadar alçaktır. Sürüngenlerin büyük bir kısmı karada, bazıları da suda yaşar. Ancak suda yaşayanlar da akciğerle solunum yaparlar.

Sürüngenlerde genellikle çiftleşme organı bulunur. Bu nedenle de döllenme içte gerçekleşir. Çoğu yumurta bırakır. Yumurtalar dayanıklı elastiki kabuklu yahut kuş yumurtası gibi kolayca kırılabilir tiptedir. Bazı sürüngen türleri canlı doğurur, gelişmelerinde de bir larva devresi bulunmaz. Yumurtadan çıkan yavrular minyatür erginlere benzerler.

Sürüngenler genellikle diğer hayvanları avlayarak beslenirler. Bazı kara kaplumbağaları ile bazı kertenkele türlerinin esas besinlerini bitkisel maddeler teşkil eder.

Şekil 2: Kaplumbağada Baş plakları: A,B-Başın üstten, C-Başın yandan görünüşü. Pf: Praefrontale, F: Frontale, N: Nasale, M: Massetericum. T: Tympanicum (Baran & Atatür, 1988; Başoğlu & Baran, 1977’den değiştirilerek). Go Back

#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

Şekil 3. Genel bir kaplumbağa şeklinde keratin plaklar: A- Üst kabuk (karapas), B- Alt kabuk (plastron) N: Nuchale, V1-V5: Vertebralia, C1-C4: Costalia, M1-M11: Marginalia, Sc: Supracaudalia, G: Gulare, H: Humerale, P: Pectorale, Ab: Abdominale, F: Femorale, An: Anale, Ax: Axillare. In: Inguinale (Basoğlu & Baran, 1977’den değiştirilerek). Go Back

#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

Şekil 4. Kertenkelelerde baş ve karın plakları: A- Yandan, B- Üstten, C-Alttan görünüşü, D-Arka bacak bölgesinin alttan görünüşü. An: Anale, Co: Collaria, F. Frontale, Fp: Frontoparietalia, Im: Inframaxillaria, In: Internasale, Ip: Interparietale, FeP: Femoral Delikler, KC: Kloak Yarığı, L: Loreal Plaklar, M:Massetericum, Me: Mentale, MG: Median Gularia, N: Nasale, O: Occipitale, P: Parietalia, Pan: Preanale, Pf: Praefrontalia, Pn: Postnasalia, Po: Preoculare, R: Rostrale, SG: Supraciliar Granüller, Su: Sulcus Gularis, Sl: Supralabialia, Sn: Supranasalia, So: Suboculare, Soc: Supraocularia, SP: Supraciliar Plaklar, St: Supratemporalia, T: Tympanicum, TP: Temporal Pullar, V: Ventralia (Basoglu & Baran, 1977 ve Baran & Atatür, 1998’den değiştirilerek). Go Back

#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

Şekil 5. Tipik bir yılanda baş ve karın plakları: A- Üstten, B- Yandan, C- Alttan görünüş. 1: Rostrale, 2: Internasalia, 3: Praefrontalia, 4: Frontale, 5: Supraocularia, 6: Parietalia, 7: Nasale, 8: Frenale, 9: Praeocularia, 10: Postocularia, 11: Temporalia, 12: Posttemporalia, 13: Supralabialia, 14: Sublabialia, 15: Mentale, 16: Ön Inframaxillaria, 17: Arka Inframaxillaria, 18: Gularia, V: Ventrale (Başoğlu & Baran, 1978’den değiştirilerek). Go Back

#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

Şekil 6: Kıbrıs’ta bulunan yılan familyalarında kuyruğun alttan görünüşü. A-Typhlopidae (Typhlops vermicularis), B-Colubridae (Coluber jugularis), C-Viperidae (Vipera lebetina). Ay: Anüs yarığı, An: Anale, S: Subcaudale (Başoğlu & Baran, 1978’den değiştirilerek). Go Back


#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

5. SÜRÜNGENGERİN ÇEVREYLE İLİŞKİLERİ


Sürüngenlerin de düşmanları vardır. Bunlar yırtıcı kuşlar ve bazı memeli hayvan türleridir. Daha sonra açıklanacağı üzere günümüzde sürüngenlerin en büyük düşmanı insanlardır.

Sürüngenler içinde bazı kertenkele türleri ile yılan türleri zehirlidir. Kertenkelelerden zehirli olan Heloderma türleri orta Amerika’da yaşar. Dolayısıyla Kıbrıs’ta yaşayan hiçbir kertenkele türü zehirli değildir. Ancak yılanlardan bir kısmı zehirlidir. Zehirli yılan türleri Kıbrıs’taki yılan türlerinin yaklaşık %30’nu teşkil eder. Buna rağmen tüm yılanlardan korkulur ve görüldükleri yerlerde de öldürülürler. Yine Kıbrıs’ta bulunmayan, fakat Kıbrıs’a komşu ana karalarda yaşayan, yılan görünüşünde bacaksız kertenkele çeşitleri de (örneğin Oluklu kertenkele, Ophisaurus apodus [Pseudopus apodus]) yılan sanılarak öldürülmektedirler.

Sürüngen türleri daha çok sıcak bölgelerde bulunurlar. Soğuk bölgelere gidildikçe tür sayıları azalır. Yine deniz seviyesinden yukarılara çıkıldıkça, buralardaki sürüngen tür sayıları da azalmaktadır.

Değişik ortamlara uyum sağlamış sürüngen türlerinden bazıları ağaçlarda, bazıları da suda yaşamaktadır.

Sürüngenlerin insanlarla olan ilişkileri diğer hayvan gruplarından biraz farklıdır. Çünkü daha önce de temas edildiği üzere, bazı yılan türleri zehirli olduğundan insanların Çoğu yılanlardan korkarlar. Bu korku sonucunda da sadece %30’u zehirli olan bütün yılanları gördükleri yerlerde öldürürler. Böylece yılan populasyonlarına büyük zarar vererek doğal dengenin bozulmasına sebep olmaktadırlar. İnsan aktiviteleri sonucunda sürüngenlerin yaşadıkları ortamlar kirletilmekte, daraltılmakta veya ortadan kaldırılmaktadır. Dolayısıyla sürüngenlere de en çok zarar veren canlı grubu insanlardır. Ayrıca yine insanlar bazı sürüngenlerin derilerini ayakkabı, çanta v.b. eşya yapımında kullandıklarından, bu türleri insafsızca ve plansız olarak avlamaktadırlar. Bilinçsiz avlama sonucunda da bazı türlerin nesilleri yok olacak kadar azalmaktadır.

Sürüngenler eski jeolojik devirlerde (Mesozoik) çok gelişip çeşitlenerek Dünyaya hakim olmuşlardır. Ancak daha sonra azalmışlar ve günümüze de küçük bir grubu gelebilmiştir. Bundan dolayı da diğer hayvan gruplarına göre sayıları belirgin şekilde daha azdır.


#CONTENTS#CONTENTS#CONTENTS

6. İNSANLAR ve KURBAĞA-SÜRÜNGENLER


Kıbrıs’ta yaşayan kurbağa ve sürüngen (kaplumbağa, kertenkele, yılan) türlerinin çok büyük bir kısmı zehirsizdir. Ada’daki yılan türlerinden iki tür; Malpolon monspessulanus (Çukurbaşlı Yılan) ve Telescopus fallax (Kedigözlü Yılan) bir çift olan büyük zehir dişlerinin üst çenenin gerisinde olması nedeni ile ince vücut kısımlarını (parmak v.s.) ısırmadığı sürece zararsızdır. Bu türler daha çok fare v.s. küçük memeli hayvanları zehirleyip, tüketerek ziraata ve çevre sağlığına katkıda bulunurlar.

Diğer kurbağa ve sürüngen türleri de tarım zararlısı bir çok böcek, sivrisinek larvası ve küçük memeli (Tarla Faresi, Sıçan v.s.) türlerini besin olarak tüketmek suretiyle, biyolojik mücadelede önemli bir yere sahiptirler.

Sazlık-bataklık çevrelerinin kimyasal kirlenmesi sonucu sucul kurbağa ve kaplumbağa topluluklarının azalması ile orantılı olarak, aynı ortamda yaşayan çeşitli zararlı böcek ve larvaların sayısı artmaktadır ki, bunları yok etmek için oldukça pahalıya mal olan önlemlerin alınması gerekmektedir. Yine aynı şekilde kertenkele ve yılan türlerinin, tanınmamaktan kaynaklanan korku neticesinde bilinçsiz bir şekilde yok edilmesi, önceden de bahsedildiği gibi bir çok hastalık taşıyan sıçan ile tarım zararlısı fare ve böcek türlerinin ortamda sayıca artmalarına yol açmakta ve bunlarla mücadelenin gereği, ekonomik kaybın hiç de küçümsenemeyecek düzeyde olduğu bilinmektedir. Unutulmaması gereken bir husus da gerek kurbağa gerekse sürüngen türleri, insanlar ile ortak besin kaynaklarını paylaşmamakta ve özellikle kertenkele ve yılanlar kendisine zarar verilmediği veya ürkütülmediği zamanlarda insanlara hiçbir zararı dokunmamaktadır.

Özellikle kırsal kesimde yaşayan kişilerin nadiren de olsa karşılaşabileceği varsayılan Koca Engerek (Vipera lebetina) bir çift olan büyük zehir dişlerinin üst çenenin ön kısmında olması ve bu yüzden kolay ısırabilmesi nedeni ile insanlar dahil, küçük ve büyük baş memeli hayvanlar için tehlikeli olabilir.

Ada’da yılan türlerinin bulunması ve zehirli veya zehirsiz bir yılan tarafından ısırılma ihtimali karşısında yapılması gerekenler ve alınacak önlemler aşağıda belirtilmiştir.

Isırılan kişi ısıran yılanı yakalamaya çalışmamalıdır. Çünkü bu durum diğer ısırma ve yaralanmalara neden olabilir. Her yılan ısırması zehirli bir yılan ısırması olduğu anlamına gelmez. Çoğu kez insanlar zehirsiz yılanlar tarafından ısırılır. Hatta zehirli bir yılan ısırsa bile her zaman zehir enjekte etmeyebilir.

Yılan türlerinin ısırmalarında, şayet zamanında önlem alınırsa, ölüm çok nadirdir. Tedavi edilmemiş engerek ısırmalarında dahi 24 saat içinde bir ölüm olayı hemen hemen imkansızdır. Bununla birlikte yılan ısırmaları ciddiye alınmalıdır. Şayet yarım saat içinde ısırılan yerde bazı belirtiler ortaya çıkarsa bir zehirlenme ihtimali var demektir. Bu durumda tedaviye geçmek için vakit kaybedilmemelidir. Ancak telaşlanma ve heyecan aynı şekilde tehlikeli olabilir. Zira kan dolaşımı hızlanır ve zehrin vücuda erken dağılmasına, diğer bir deyişle zehrin daha hızlı etkin bir rol oynamasına neden olunabilir.

Yılan Isırmalarında Gözlenen Belirtiler:

  • Zehirsiz bir yılan da ısırmış olsa, ilk ve bazen tek belirti şok olabilir, bu durumda kişi hafif baygınlık geçirir. Ekstrem durumlarda ise ısırılan kişi yarı baygın, kendini bilmez durumdadır. Terleme, nabız yavaşlaması ile solunum artışı görülebilir.

  • Gerçekten bir zehirlenme söz konusu ise birkaç dakika içinde ısırılan yer şişmeye başlar.

  • Daha sonra genel belirtiler, örneğin terleme, kusma, karın ağrısı ve ishal ortaya çıkar.

Zehirli Yılan Isırması Halinde Yapılacak İlk Yardım:

  • Isırılan insanı rahatlatmak, sakinleştirmek.

  • Isırılan vücut kısmını hareketsiz tutmak, çünkü hareket zehrin daha çabuk dağılmasına neden olur.

  • Mümkün olduğunca çabuk tıbbi yardım imkanlarını araştırmak ve en faydalısı da yılan serumlarının bulunabileceği veya gerekli tıbbi önlemlerin mevcut olduğu hastahanelere müracaat etmek.

  • Eğer yaklaşık bir saat kadar sonra tıbbi yardıma ulaşılabiliyorsa, ısırılan yerin 8-10 cm üzerinden çok fazla sıkmaksızın bir mendil vs. ile bağlanmalıdır. Bu yolla kanın vücuttaki akışı yavaşlatılır ve zehrin çabuk dağılması engellenir.

  • Steril bir jilet ile yaranın kesilmesi, olası bir şok tehlikesi nedeni ile her zaman tavsiye edilmez. Yara asla emilmemeli veye emdirilmemelidir. Çünkü ağız yolu ile sekonder zehirlenme mümkündür. Isırılma yeri, tıbbi yardım öncesinde herhangi bir çözelti veya potasyum permanganat eriyiği ile muamele edilmemelidir.

Bazı hassas kimselerde (yılan zehrine aşırı duyarlı) ısırılma olayından hemen sonra kasılmalar ortaya çıkar, bu durumlarda mümkün olduğunca çabuk tıbbi yardım gereklidir.

[Site Main Page]  [Site Ana Sayfa]

[English Herpetofauna Main Page] [Türkçe Herpetofauna Ana Sayfa]


Montivipera albizona

Montivipera albizona (Beyaz Bandlı Dağ Engereği) *Kahramanmaraş'ta yüksek bir yaylada, tarafımızdan yeni bir lokalite kaydıyla  saptanan ve Anadolu Diyagonali'nde yayılış gösteren Anadolu'ya endemik yılan  türlerinden birisidir! Foto: B. Göçmen)

Eirenis levantinus

Eirenis levantinus (Levant Cüce Yılanı) *Yaklaşık 150 yıl aradan sonra Kuzey Kıbrıs'tan, dar ve özelleşmiş bir alanda tarafımızdan yeniden keşfedilmiştir! Photo: B. Göçmen)



runman.gif (1919 bytes)

Get Free Acrobat Reader for PDF (Portable Document Format) Files


PDF halindeki yayın dosyalarını okumak için lütfen yukardaki logoya tıklayarak Adobe Acrobat Reader programını ücretsiz olarak edininiz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

©Bayram GÖÇMEN, Tüm haklari saklidir.